Bir erkek çocuk annesi Siren Atabey, 51 yıllık yaşamının en zorlu bir yılını yürüdü. Bu yolda doğru adımlarla cesaretle yürüdü ve 2. evrede tedavisine başlanan meme kanserini yendi. Kemoterapi almayı ise sürekli reddetti…
2016’nın yazında fark ediyor memedeki 3 mm’lik kitleyi ve soluğu hastanede alıyor Siren Atabey. Ultrason, mamografi, biyopsi derken sonuç pozitif boyama olarak çıkıyor ve eve geliyor. Yedi ay sonra yeniden gittiğinde ise hayatı bir anda değişiyor.
İşte Siren Atabey ile gerçekleştirdiğimiz bu keyifli sohbetin satır başları…
“ABLACIM NE YAPMIŞSIN”
“Hastalığımı geçen yaz kendim fark ettim. Zaten sürekli elle muayene yapıyordum. 3 mm iken sol memede elime bir kitle geldi. Hemen doktora gittim. Gerekli tetkikler yapıldı ancak biyopside sanıyorum doğru okuma yapılmadı. Pozitif boyama gözlemlendi denildi. Tekrar kontrole gelmem gerektiği söylendi. Hekimlere güvendim. 7 ay sonra tekrar kontrole gittiğimde 8 cm olmuştu. Patoloji raporlarım duruyor. ‘Ablacım ne yapmışsın!’ dediler. Ben bir şey yapmadım. Şok yaşadım.”
“2.EVREDE TEDAVİM BAŞLADI OYSA BEN 1. EVREDE GİTTİM”
“Meme açıldı ve kapatıldı. Onun da patoloji raporu geldi ve kitlenin lenflere yayıldığı söylendi. Eğer 3 mm iken tedaviye başlansa idi sadece o kitle alınacak ve ilaçla tedavi edilecekti. Kadınlarda menopoz öncesi dönemler, 45-50 yaş arasında yaşanan hormonel değişiklikler kanseri tetikliyor. Sanırım ben de bunu yaşadım ama kanserin 2. evreye taşınması ve sol memenin alınması doktor hatası oldu. Meme kanserinde etkili bir ilaç var ancak ilaç ülkemizde yok. Neredeyse karaborsada… Allah’tan Çanakkale’mizde değerli profesörlerimiz de var. Üniversite Hastanesine gittim ve Prof.Dr. Yılmaz Akgün ile tanıştım. Hocama iki ayrı patoloji raporunu gösterdim. Bana ‘acele bir şekilde memeyi ve lenfleri almamız gerekiyor’ dedi. İkisi de alındı. Arkasından yaraların iyileşme süreci uzun sürdü ve benim hayatım komple değişti.”
“KEMOTERAPİ ÖLDÜRÜR”
“Önce, dünyadaki gelişmeleri takip ettim. Yabancı dil bilgim de olduğu için bütün kaynakları okudum. Diğer ülkelerde nasıl yollar izleniyor bunlara baktım. Zaten başından beri araştırma halinde olduğum için kesinlikle kemoterapiyi kabul etmedim. Okuduğum kaynaklarda kemoterapinin %97 başarısızlıkla sonuçlandığını öğrendim. Bu başarısızlık oranı ile bir fabrika araç üretse, üretimi anında durdururdu. Birçok yabancı ülkede kemoterapi uygulanmıyor. Niçin kemoterapi noktasında bu kadar diretiyoruz. 30 yaşında bir arkadaşım, meme kanserinden değil kemoterapiden vefat etti. Ben sağlıklı beslenme ile vücudumdaki asit seviyesini düşürme ve hücrelere oksijen göndermeyi başardım. Vücutta asit arttığı zaman kanserli hücre yayılıyor. Uykularıma dikkat ettim, morale dikkat ettim. ‘Hastayım, perişanım’ demedim. Çevreme kulak tıkadım. Herkes bana, ‘Aaa, neden kemoterapi almıyorsun’ dedi. Sağlıklı hücrelerimi neden öldüreyim ki… Ben genç yaşta kanserden arkadaşımı kaybettim. Önümde örnekler vardı. Filtre kahve, hazır paket kahve tüketmedim. Her gün limon tükettim. Limon, mandalina ve elmalı sular, havuç, elma ve pancarlı suları posaları ile tükettim. Pancar turşusu yedim. probiyotiklere dikkat etti. Kırmızı et yemedim. Renkli sebzeleri, hayatımın kanunu gibi her gün yedim. İlaç sektörü dev ve acımasız bir sektör. Büyük gıda firmaları ile ilaç firmalarının aynı masaya oturup anlaşma yaptığını öğrendim ve hazır gıdayı hayatımdan çıkardım.”
“NE YAPIYORSAM AYNEN DEVAM EDECEĞİM”
“Hastaneden taburcu olduğumda bir direnle çıktım. Diren, ameliyattan sonra atılması gereken kanı tahliye edici bir plastik hazne… Her gün bunu ölçmem gerekiyordu. O direni torbanın içine koydum. Giyindim, hafif makyajımı yaptım. Oğlumu aldım, sinemaya gittim. Vazgeçmedim! Arkadaşlarımla kahvemi de içtim. Şimdi ne olacak diye sorgulamadım, bertaraf ettim. Acılarım ve ağrım vardı ama hep geçecek diye tekrar ettim. Doğru bilgi ile ilerledim. Ben hep aktif olarak çalışma hayatında idim. Yıllarca turizm otelcilik üzerine çalıştım. Yerimi, hiç hak etmeyen birine bırakmıştım. İşte bunların acısı çıktı. Ameliyattan 3 ay sonra kontrole gittim ve raporlarım tertemiz çıktı. Hocam Yılmaz Akgün dedi ki; ‘Ne yapıyorsan aynen devam et!’
Dilek Akşen