Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘Masal’ deyip geçmeyin!

Çanakkale Kent Müzesi ve

Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi’nde “Çanakkale’de Derlenen Masallar” etkinlik serisi devam ediyor. Derleyen ve kolaylaştırıcı Ömer Gözükızıl ile Çanakkale’de Derlenen Masallar etkinlik serisinin ikincisi gerçekleştirildi.

Etkinlikte okunan masal önceden Müze blog sayfasında yayınlandığı üzere Bayramiç Osmaniye Köyü’nden derlenen bir masal oldu. Blog sayfasında paylaşılan üç masalın da derledikleri yere ve anlatıcıya göre farklılık gösterdiğini söyleyen Ömer Gözükızıl masalın ana kahramanının yamyam olduğunu, fakat anlatıcının cinsiyetine göre yamyamın cinsiyetinin de değiştiğini,masal anlatımlarında çevrenin etkisini böylece gözlemleyebileceklerini dile getirdi.

Masalın okunmasının ardından sohbete katılan konukların katkıları ile masal üzerine konuşmalar gerçekleştirildi. Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. A. Zafer Atasoy masal hakkındaki görüşlerini paylaştı. “Kendi çocuklarıma bu masalı anlatmak istemezdim” diyerek masalın korku dolu detaylarının çocuk psikolojisini kötü etkileyebileceğini dile getirdi. Çocuğa verilen değerin altını çizerken yamyam dahi olsa çocuğa karşı sabırla yaklaşıldığına değindi. Masaldaki dini ve yerel motiflerinde varlığının altını çizdi.

Psikolojik, sosyolojik açıların yanı sıra sohbete katılan konukların da kendi yaşanmışlıkları etrafında yorumladıkları masalın incelemesinin ardından sohbet, yapılan yorumların çözümlenerek Müze blog sayfasında paylaşılacağının duyurusu ile sona erdi. Sohbet bitiminde Müze koordinatörü Cevat İnce, mesai bitiminin 17.30’a alınması nedeniyle yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi için18.00 olan sohbet başlangıç saatinin 18.30’a alındığının duyurusunu yaptı. Kasım ayından itibaren sohbet saatlerinin 18.30 – 19.30 olarak değiştirilmiş olduğunun bilgisinin paylaşımı ile konuklar Müzeden ayrıldı.

MASALLARDAN ÖĞRENİR İNSAN

Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi’nde “Çanakkale’de Derlenen Masallar” etkinlik serisini derleyen ve kolaylaştırıcı Ömer Gözükızıl masalı bakın nasıl anlatıyor?

Derlemeci ve kolaylaştırıcı Ömer Gözükızıl’ın notu şöyle:

“Neden masal sorusu her aklıma geldiğinde ya da bu soru ortaya atıldığında, yanıtım hep aynı: Neden olmasın! Bir çocukluk hastalığı bendeki: Masal dinlemek. Masal dünyasından kopmamak için, arka mahalledeki bakkala -gerçekte arka mahalle değildi tabii orası, arka sokaktı ama çocuk dünyamızda, çok uzaklarda olan bir yerdi, ancak masal anahtarı ile kapısını açabildiğim- haftada bir kez, birikmiş harçlıklarımla gittiğim ve ancak saman kâğıda basılı olanından alabildiğim -hep saman kâğıda basılırdı masallar o zamanlar- o küçücük kitaplara ulaşmak, sabırsızca geçen bir haftanın sonunda artık Keloğlan mı olur, dev anaları mı tilkilerden bir tilki mi… Ama illa ki masal… Okumayı, masallarla söktüm ben, düşlerimi de masallarla zenginleştirdim. Bir masal kahramanı kadar ortaya atılıp, güçle, akılla sorunları çözemesem de, hiç güçlünün yanında yer almadım. Hep sıradan kahramanlardaydı gönlüm. Onlarla birlikte devlerle cenge çıkardım, onlarla padişahın saraylarına sızardım; ve hep onunla birlikte, otoriteyi/sarayı; peri padişahının kızını; üvey ananın zulmünü alt ederdik. Yenerdik uğursuzu…

Evet masallardan öğrenir insan -eğer dinlemişse, okumuşsa- haksızlığa karşı koymayı, yani insan olmayı. Benim için bu anlama gelir. Şimdilerde benim işim oldu masal derlemeciliği. Motiftir, epizottur, urformdur, göstergedir, psikanalitik yaklaşımdır, işlevleridir, yapısalcılıktır, performanstır vs. vs. Her bir yaklaşım, özünde mutlaka doğrulardan bir bölümünü söyler, söylemeye çalışır. Ama bana şöyle gelir ki: Bir fili, gözleri bağlı yedi insanın tarif etmeye çalışması gibidir bu yaklaşımlar. Herkes tuttuğu yerin tarifini yapar ama fil bunların toplamı ve başka bir şeydir. Olsun parça parça da olsa, bu da değerli bir girişimdir. Gelin bir kez daha, gözleri bağlı -ama bu kez yediden fazla- insan bir araya gelelim ve yeni bir fil tarifi yapalım. Bakalım, bizim filimiz neye benzeyecek. Belki bir kâğıttan kaplan, belki bir tilki, belki bir eşek, belki bir ayı? Ama belki de gözlerimiz bağlıyken bize tanımı yaptırılacak olan, gerçekte fil değildir he! Belki bir gözbağcılığın kurbanı olmuşuzdur? He, belki de o fil hiç olmamıştır da biz olmayan filin tanımını yaparken birbirimize girmişizdir?

Siz de gelin -belki olan, belki de başka bir şey olan- fili birlikte tarif edelim. Ne dersiniz?”

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech