Nöbetçi Eczaneler
Amerikalı yazar Geneen Roth “Kadın,Yemek ve Tanrı” (Women, Food and God) isimli kitabında kadınların yemek ile ilişkilerindeki psikolojik bağdan bahsediyor ve yemek yerken nasıl vücudumuzu dinlemediğimizden.
Hepimizin içinde bizi kontrol eden bir ses var. Genelde bu ses son derece sert ve kırıcı şeyler söyler. Düşmanımıza bile söylemeyeceğimiz şeyleri bize söyleyip, kendimizi kötü hissettirebilir. Peki niye kendimize bu kadar kötü davranıyoruz?
İç sesimiz bize “Bugün ne kadar şişman gözüküyorsun, bir türlü veremedin şu kiloları, şu göbeğe bir bak, korkunç haldesin” gibi şeyler söyleyebilir. Böyle bir durumda bu sese susmasını söyleyin ve ona karşı çıkın. Kendinize “İstersem bu kiloları verebilirim ama vermesem bile sana ne” diyebilmelisiniz. Doğal olarak iç sesimizin söylediğinin doğru olduğunu düşünürüz, çünkü kendi sesimizdir. Fakat problem beynimizin vücudumuzu kontrol etmesidir. Aslında bunun diğer türlü olması gerekir; bedeniniz beyninize hükmetmeli, vücudumuz yalan söylemez.
İç sesinize karşı çıkıp kendinize karşı, kendinizin kötü şeyler söylemesine engel olduğunuz sürece daha güçlü, daha kontrolde ve başarıya ulaşabilir hissedeceksiniz. Durmayın, bir daha o sesi duyduğunuzda konuşmasına izin vermeden susturun!
YERKEN KULLANABİLECEĞİNİZ 7 YÖNTEM
Amerikalı yazar Geneen Roth “Kadın,Yemek ve Tanrı” (Women, Food and God) isimli kitabında kadınların yemek ile ilişkilerindeki psikolojik bağdan bahsediyor. Ve yemek yerken nasıl vücudumuzu dinlemediğimizden. Kendisinin sunduğu 7 ipucu şöyle:
Sadece açken yemek ye.
Her zaman rahat bir ortamda, oturarak ye.
Dikkatini yemekten ayıracak bir şeylerin olmamasına özen göster.
Sadece vücudun gerçekten yemek istediği zaman ye.
Tatmin olana kadar ye.
Her zaman sanki herkes seni izliyormuş gibi ye.
Her zaman büyük bir zevkle, keyifle ve tatmin olarak ye.
Her şey vücudumuzu dinlememize bağlı. Çoğumuz alışkanlık olduğu için sabit saatlerde acıkmadan yiyoruz. Çoğu zaman yediğimiz şeyin tadını alıp keyfini çıkarmadan yediğimiz için vücudumuzun doyup doymadığını hissedemiyoruz.
Kısacası, yemekten keyif almalıyız, vücudumuza ve sağlığımıza iyi geldiğini hissederek yemeliyiz. Derleyen: Dilek Akşen