‘Yarının dünyası bugünden şekillenir’ sloganı ile yola çıkan Nilçem Çevre Danışmanlık Şirketi, Çevre Mühendisleri Şeyma Burçin Kaplan ve Hasan Uzatıcı yaşanabilir bir çevre için yaptıkları faaliyetleri gazetemizle paylaştı.
Çevre Mühendisleri Şeyma Burçin Kaplan ve Hasan Uzatıcı 4 yıl önce Bursa’dan çıktıkları yola Çanakkale’yi de dâhil etti. İki başarılı mühendis ile ÇED sürecinin önemini ve şirket faaliyetlerini konuştuk:
Kısaca kendinizi ve doğa ile ilgili görüşlerinizi açıklayabilir misiniz?
Nilçem Çevre Danışmanlık olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığından yetkilendirilmiş bir firma olup ÇED Raporlandırma, Çevre Danışmanlık ve Mühendislik hizmetleri vermekteyiz. 2013 yılında kurduğumuz şirketimizde teknik uzmanlığı ve müşteri memnuniyetini aynı başlıkta toplayarak Türkiye’nin her bölgesinde hizmet verebiliyoruz. Şirketimizin her koşulda mevcut ve gelecekteki çevre sorunlarına çözüm bulmayı hedeflemiş olup canlı yaşamını ciddi bir şekilde tehdit eden ve önlem alınmazsa daha da edecek olan tüm bu çalışmalarda, toplum olarak üzerimize düşen görevi yaparak çevremizin gelecek nesillere emanet olduğu bilinci ile toplumsal çevre bilincinin arttırılmasına katkı sağlamaktır.
Merkeziniz Bursa ancak diğer şehirlerde de hizmet veriyorsunuz, hangi şehirlere ağırlık veriyorsunuz?
Öncelikli hedefimiz Bursa da bir firma kurmaktı ve bunu başardık. Merkezi Bursa olan firmamızda proje ve danışmanlık bazlı hizmetleri tüm şehirlerde verebiliyoruz. Ancak öncelikli gördüğümüz şehirler var tabi ki bunların başında Çanakkale geliyor. Bizim için tarihi dokusunun doğasının bozulmaması gerektiğine inandığımız bir şehir ve sürekli gelişmekte olan bir sanayisi var bu sebeple de pazar payını önemsediğimiz bir yer olduğunu düşündük ve burada bir temsilcilik oluşturma kararı aldık. Bunun dışında Bakanlıkların ve proje potansiyelinin yüksek olması sebebiyle Ankara önemli temsilciliklerimiz arasında yer alıyor.
ÇED konusunda yanlış bilinen neler vardır?
ÇED konularında önyargılı olmak yapılan en önemli hatalardan biri çünkü bir projenin çevresel etkilerini görebilmek ve teknik çalışmalarını yaparak karar vermek için mutlaka ÇED sürecinden geçmek gerekir. İlgili kurumların ve halkın görüşleri alınarak hazırlanan projeler çevreye olan etkileri net bir şekilde ortaya koymaktadır. ÇED süreçleri halkın bilgilendirildiği süreçler olup herkes tarafından takip edilebilir. Böylelikle akıllarda soru işareti kalmaz.
Son çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Şirketimiz danışmanlık hizmetleri konusunda aktif faaliyet göstermekte olup 2017 yılında ÇED Yeterlik Belgesi alarak ÇED Raporu ve Proje hazırlama konusunda yetki sahibi oldu. Bunun yanı sıra kalite yönetim sistemleri kurma ve ruhsatlandırma işlemleri de yapmaktayız. Kendi alanımız içerisinde atık yönetimi, test ve analiz işlemleri konularında tesislere danışmanlık hizmetleri de sunuyoruz.
Hizmet verdiğiniz alanları tanımlayabilir misiniz?
Başta sanayi tesisleri olmak üzere maden çalışma sahaları, turizm konaklama merkezleri, sağlık kuruluşları, inşaat sektörü ve enerji sektörü gibi alanlarda hizmet veriyoruz. Aslında bizim hizmet verebildiğimiz sektörleri bu şekilde kısıtlamak doğru değil çevreci yaklaşımı temel alan her alanda çalışabiliyoruz.
‘Yarının dünyası bugünden şekillenir’ sloganı ile yola çıkmışsınız, insanoğluna ne gibi görevler düşüyor?
Aslında sloganımız ve hedefimiz aynı diyebiliriz çünkü şirketimizin politikası yaşanabilir bir çevre için çalışmak. İnsanoğluna düşen en büyük görev ise bizden sonra ki nesillere örnek olacak şekilde yaşamak. Bizler yaşamımızın temellerine çevremizi koruma prensibini yerleştirirsek yarınlar için daha umutlu olabiliriz. Bizden sonra ki nesiller üzerinde söylemlerimizle değil yaşam şekillerimizle etkili olmalıyız.
Sektörün size göre zorlukları nelerdir?
Hizmet sektörü olmamız başlıca bir zorluk esasen. Ürettiğiniz veya satışını yaptığınız herhangi bir ürün yoksa insanlara yaptığınız işi anlatmak çok daha zor. Mühendislik hizmetleri adı altında üretim sektörünün temellerini oluşturduğumuzu düşünüyoruz ancak bunu anlatmak ürün satmaktan daha zorlu bir süreç haline geliyor çoğu zaman. Fakat kanunlar ve yaptırımlar düzenlendikçe bu bilincin oluşmaya başladı inanıyorum ki zamanla çok daha iyi duruma gelecek.
Dilek Akşen