Nesli’nin gözleri nemliydi, üzgün gözüküyordu. Ellerinin titrediğini gördüm. Lafa girmesini bekliyordum merakla. Bir sigara yaktı. Derin bir nefes aldı. “Aytek amca böyle olacağını düşünmemiştim!” dedi. Sakinleştirici bir ses tonu ayarlamaya çalıştım. “Evet kızım. Elden ne gelir. En çok sen çalıştın, sen aradın.” “Hayır. Dedem zaten gittiği günün akşamında beni aradı!” şaşırmıştım. Ne yani Neslişah dedesinden haber alıyor muydu? Anlam veremedim. Bir sigarada ben yaktım. Kafam karışmıştı. Herkes perişanken bunu nasıl saklayabilirdi? Neslişah devam etti “Dedem o akşam beni aradı. Dışarıda buluştuk. Saatlerce konuştuk. Bana kimseye söyleme dedi. Ne yalan söyleyeyim ikna olmuştum. Kendince öne sürdüğü sebeplerin hepsi anlaşılabilirdi. Ama intihar edeceğini asla düşünmemiştim. Sorduğumu hatırlıyorum belki bir süre sonra gelirsin demiştim. Olabilir kızım demişti. Umutlanmıştım.”
Kendini suçlu hissediyordu Neslişah. Bir sürü soru sormak istiyordum ama böyle durumlarda en iyisi beklemektir. Maksadını aşmak soruların doğasında vardır. Telkin edici bir kaç şey söyledim. Ağladı uzun uzun. “Ben yukarı çıkıyorum” dedi. “Tamam kızım” dedim. “Ben de birazdan geleceğim.” Kapıya doğru peşinden gittim. Tam çıkarken “Aaa unutuyordum” dedi. Elini çantasına attı. Bir zarf çıkardı. “Aytek amca bu 2 gün önce çalıştığım yere geldi. Üzerinde ki not dedeme ait. Zarfı sana vermemi istediğini yazmış. Acaba okuduktan sonra merakımı giderebilir misin?” Şaşırmıştım. Zarfı aldım. “Tabi kızım” dedim kekeleyerek.
Balkona nasıl geldim. Koltuğa nasıl oturdum hatırlamıyorum. Sigara yakmak için yeni bir paket açtım. O dolu paketten bir tane sigara bir türlü çıkmak bilmedi ters çevirdim, sertçe vurdum, kağıdını yırttım yere dağıldı sigaralar. Bir tanesini yakalayabildim. Yaktım. Derin bir nefes çektim. Zarfı açtım.