“Çanakkale İstanbullu İstilasına Uğrayacak”
Yeryüzü Derneği ile birlikte Kentsel İklim Değişiklikleri üzerine çalışan aynı zamanda Avrupa İklim Vakfı’nın Türkiye’deki iletişim faaliyetlerini yürüten Devin Bahçeci ile iklim değişikliklerine adaptasyon ve Çanakkale’nin bu anlamdaki durumu üzerine konuştuk.
2009 yılında birkaç arkadaşıyla kurduğu Yeryüzü Derneği bünyesinde çalışmalarını yürüten Devin Bahçeci, Yeryüzü Derneği’nden kentsel alanda ekolojik çözümlere odaklanan buna dair pratik çözümler üretmeye çalışan bir oluşum olarak bahsediyor. 2003 yılından beri iklim değişikliği üzerine çalışmalar yapan Bahçeci, Kentsel Anlamda İklim Değişikliğine Adaptasyon üzerine tez çalışmasına devam ediyor. Aynı zamanda Türkiye’de termik santrallerle mücadelesi alanında ciddi faaliyetlerde bulunan bir hibe kuruluş olan Avrupa İklim Vakfı’nın Türkiye’deki stratejik iletişim faaliyetlerini yürüten Devin Bahçeci; “İklim değişikliği tüketimle çok alakalı. Tükettiğimiz gıda, bir yerden bir yere gitmek için dolaylı olarak kullandığımız benzin, hepsi ortaya sera gazını çıkarıyor. Kentler de tüketimin merkezi olan yerler. Örneğin, Çanakkale’de üretilen domates İstanbul’da satılıyor. Çanakkale kırsalı Çan, Ayvacık’ta üretilen domatesin satıldığı yer İstanbul. Bu domatesin İstanbul’a gitmesinin ürettiği, o domatesi üretmenin de bir emisyon maliyeti var. Domates bir kamyonete yüklendiği zaman da onu dağıtma maliyeti var. Bizim iklim değişikliği konuşurken söylediğimiz şey tüketen sorumluluğudur. Tüketen kirletendir ve kirleten sorumludur. İstanbul’daki tüketenin domates ihtiyacı olmasa Çanakkaleli çiftçi üretmez.” diyerek iklim değişikliğinin önemini vurguluyor.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE SEBEP DE ETKİLENEN DE KENTLER”
“İklim değişikliğinin aslında temel sebebi olan emisyonların üretildiği yer ya da üretildiği yer olmasa bile emisyonların üretildiği insanların yaşadığı yerler kentler. Yani kentler iklim değişikliğinin en temel sorumluları.” diyen Bahçeci kentlerin diğer yandan da iklim değişikliğinden doğrudan ve en çok etkilenen yerler olduğunu belirterek; “Günlük hayatta gözle görülemiyor. Bu nedenle de iklim değişikliğinin etkileri kentlere anlatılmalı. Kentteki yaşam için üretilen sera gazları emisyonunun varlığı azaltılmalı. Kent yönetimleri iklim değişikliğine uygun bir kafaya dönmeli. Yaklaşık 4 yıldır Türkiye’de termik santral yapılmasın diye uğraşıyorum. Ama hiç şu anda var olan termik santraller kapatılsın dendiğini duymadım. Çünkü şu anda var olan termik santraller kapatılsa sosyal düzen değişikliğe uğrar.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’deki küçük şehirlerin emisyon yükünün Avrupa’daki şehirlerin emisyon yükünden fazla olduğuna değinen Bahçeci, “Kendi içimizde ise bazı büyük şehirlerimizin yönetimi küçük şehirlere göre daha iyi.” diyerek şöyle açıklıyor: “Mesela İstanbul’da birkaç sokak lambasının güneş enerjisiyle çalıştığını biliyoruz. Diğer yandan trafik sıkışıklığı olan bir şehrin emisyon yükü olmayandan daha yüksek. Çünkü trafikte durduğunuz zaman motor çalışıyor daha fazla benzin yandıkça daha fazla karbondioksit salgılanıyor.”
“MADEN ÇANAKKALE’NİN SORUNU”
Bahçeci Çanakkale’deki çevresel durumla alakalı ise şu sözleri sarf etti: “Çanakkale’de devam eden 14 çevre davası var. Türkiye’deki iklim hareketleri olarak Çanakkale’ye yeni termik santraller yapılmasını engellemeye çalışıyoruz. Lâpseki ile Kara Biga arası kurtuldu. Çanakkale’de yapılacak olan maden ise Çanakkalelinin bir sorunudur. Sizler bunu yaptırmamalısınız. Yardıma ihtiyaç varsa her zaman beraberiz. Ancak yerel ne istiyorsa böyle kararlar o yönde alınır. Benim gelip de Çanakkale’ye akıl vermek haddim değil fakat şunu söyleyebilirim ki yerellerle ilk mücadelemizde biraz hadi dememiz gerekiyordu. Şu anda öyle değil, sizler kentinize sahip çıkmalısınız. Çanakkale’de Çan’daki termik santralden rüzgârlar sayesinde pislik gelmiyor. Zonguldak ile kıyaslandığında şanslı sayılabilirsiniz. Orada insanlar nefes alamıyor. Çanakkale bu termik santrallere rağmen Türkiye’deki temiz havaya sahip ender yerlerden biri.”
“BELEDİYELERİNİN KAPISI ÇALINMALI”
İklim değişikliğiyle mücadelenin yerelden başlaması gerektiğini savunan Bahçeci konuşmasını konuya ilişkin şu örneklerle sonlandırarak Çanakkalelileri uyardı: “İklim değişikliği küresel bir mücadele fakat yerel düşünmeden bir şey yapamazsınız. Sorumlu biziz yalnızca fosil yakım şirketleri değil. Bisiklet yolları yapılırken yaya yolu bırakmamak verilen kötü örneklerden biri. Bu emisyonu azaltmak yerine yayayı arabaya yönlendirir. Yapılan birçok inşaat var fakat bu binaların enerji verimine dair bir denetimi yok. En az %15 elektriğin üretiliyor olması sağlanabilir. Bizler her şeyin bir şekilde yapılmış hazır olmasını bekliyoruz. Bunlar alınan çevre vergileri çerçevesinde belediyelerden talep edilmesi gerekiyor. Çanakkaleli köprü yapılmasına da çok itiraz etmedi. Fakat köprü yapıldıktan sonra Çanakkale İstanbullu istilasına uğrayacak. Home ofis çalışanlar dahi buraya gelecek. Şehre faydasından çok zararı olacak bu köprünün iklim değişikliğini önlemeye faydası ise emisyon azaltma yönünde olacak. Köprü projesine çevre, mimari zararlar ve ekolojik bakımdan karşıyım ancak Akdeniz ve Ege’den Avrupa’ya taşınan sebze ve meyvenin yarattığı emisyonu azaltmış da olacak. Tabii ki betondan daha ekolojik olarak yapılabilirdi. Belediye’nin kapısı kentliler tarafından böyle şeyler için çalınmalı. Mücadele yerelden başlamalı.”
Yıldız Sağlam